26 Kasım 2011 Cumartesi

biliyorduk aslında.

 
Biliyorduk bitecekti elbet. Hiç uyuşmuyor gibiydik. Sınıftakilerle konuşmamı istemiyordu, bense sınıfa tamamen dahil olmak istiyordum. Çünkü istediğim o sınıf ortamına sahip olamamıştım hiç. Psycho özellikle. Sınıftakiler onunla gülüşür, eğlenir. Ben? O istemiyor diye sırf somurturum. -Ben böylesine gelemiyorum. Gezenti, konuşmamı istemiyor. Ben zaten yok o istemiyo, yok şu şöyle böyle dedi diye biriyle konuşmayı kesmem. Hatta inadına konuşurum daha fazla. İlk zamanlar konuşmadım, çünkü cidden çok sorun çıkarıyordu. Yok öyle bir sevgili atarı sayın seyirciler! Canımı sıkıyordu bende sırf problem çıkmasın diye sesimi çıkartmıyordum. Niye problem çıkmaması için bu kadar uğraştım bende bilmiyorum. Pek bana göre değil aslında o. Bunu şuan fark ettim. Yoksa barışmak istiyordum. Konuşuyorduk Facebook'tanda. Aramızda iyiydi. Ben yine bir dengesizlik yapıyorum, Facebook'umu dondurdum. (yakında açarım gerçi yine) Ama birinin bunu kesmesi lazımdı. Hiç kimsenin boşuna üzülmesine gerek yok sonuçta. Eğer "Niye dondurdun?" falan derlerse sınav haftasını bahane ederim. Gezenti sorarsa "Yine, ama bu sefer daha çok üzülücez, farkındasın sende. Senin üzülmenide istemiyorum, ben zaten direk kaldıramam" falan der çıkarım işin içinden. Bir daha istemiyorum çıkmak. Böyle söyleyince çok garipsiycekler, o yüzden kıvırmam lazım. Keşke gelmeseydim şu okula be. Eskisinde mis gibi düzenim vardı. Alıştığım bir yerdi. Son yıl ne için değiştirdiysem. Öf. Neyse.
Dersane falan lay lay lom gidiyor, okul.. Okul güzel gidiyor, öğretmenleri gittikçe daha çok seviyor gibiyim. Özellikle İngilizcecimize bayılıyorum. İlk yılı değil öğretmenlikte 4. yılı falan galiba. Çok iyi, ablamız gibi biraz. Eskiden Türkçeciyle Mat.çıyı hiç sevmiyordum ama onlarda iyilermiş aslında. Ön yargılı bakmışım.  Her şey güzel olacak. Ama şimdi değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder