Kimi yerde güldürmek için cinselliğe vursada arada bir curcunada olsa gayet güzeldi. Verilen mesajın altında, güzel rahatlattı güzel güldürdü.
Filmde garip olarak köylüler şehirli olmak peşinde koşmuyorlar, bir grup çevreci şehrin hızlı, kirli ve sağlıksız hayatından kendilerini uzaklaştırmak "Ekolojik ütopya"larını gerçekleştirme peşinde köylüden eski evleri, tarlalarını, 'şiddet gören' eşeklerini pazarlıksız alıyorlar. Köylü onların bu cömertliğinden dolayı olsa gerek; davul zurna karşılanıyor bizim çevreciler. Ama yemekte ilk karmaşa çıkıyor. "Anarşist" mi bu çevreciler? Burda Yüksel Aksu kavram kargaşasını ortaya koymak istemiş olsa gerek. Film bu yönünden mesajını verdiği gibi, köylünün işleyebileceği tarlaları satıp sonra parayı yemesi, tarlaların elden çıkartmasınada parmak basmış. Filmin dönüm noktası olan termik santral konusu iki tarafı birbirine düşürüyor. Çevreciler durumun farkındayken köylüler termik santrali iş imkanı ve para açısından gerekli buluyorlar. Köylüler santrali yaptırmaya, bizim çevreciler engel olmaya çalışa dururken Muhtar Ali ve Katrin arasında filizlenen aşk, bu çatışmayı daha da kızıştırıyor. Nejat Yavaşoğulları için "Bulutsuzluk Özlemi deyolar, bir grubun şarkıcısı bu deli oğlan! Hem çalı çırpı, hububat düşkünü, hem de anarşit! Gitarını sırtına yükleyip geziyor şehir şehir. Soyadı yavaş ama kendi hızlı gari!" yazmışlar sitesinde. Buyrun buradan sitesine; buyrun buda fragman:
Entelköy Efeköy'e Karşı deyolar! İzleyiverin gari!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder