1 Şubat 2012 Çarşamba

Yazarım Demiştim :)

Benim garip takıntılarım var. Düşününce, doğum günümde, 14 şubatta, yılbaşında (Bu yıl Adaş istisna oldu. Ayrıldık bu arada doğum günümden önce) hep yalnızdım. Sanırım böyle mutluyum. Millet sürekli 14 şubatta birileriyle olmak, kutlamak, hediye almak istiyor. Ben öyle değilim. Gerek duymuyorum. 14 şubatta mesela çayımı, kitabımı alırım.. Pencere kenarında ya yağmuru izlerim ya karı. İkiside yoksa parlayan güneşi... Dokunmazda. -Dokunmadığını şuan fark ettim-
growing up.
Ama doğum günleri güzeldir. Bir yaş daha büyürüz, ben arkadaşlarımla kutlamadım hiç. Saçma geliyor zaten yaşamımda yer edinemeyecek insanlarla değer verdiğim bir günü harcamak için organizasyon yapmak, para harcamak. Ailemle geçirmeyi hep daha çok sevdim. Annemin narlı, portakallı pastası (kış çocuğu olmak), fazla kremayı yemek hep zevkli benim için. :) Bu yıl az daha yiyemiycektim, ama annemle yaptık pastayı, yardım ettim daha lezzetli geldi :D Her neyse. Doğum günümden önce ben Nicki'lerdeydim. Anlatayım... :)
Biz zaten (o yatılı gitmeden önce daha fazla olacak şekilde!) birbirimizde kalıyorduk arada. Bizde misafir vardı bende koşarcasına kaçtım dersek cuk oturur. Özlemiştim çok Nicki'yi. (Zaten misafir geleceğinide sonradan öğrendim.) İlk gittim, bir yabancı geldi. Ama sonra her şey yavaş yavaş normale döndü. Biz yine okullardan konuşmaya başladık! Yahu kız, kazandı gitti falan biz hala okul konuşuyoruz. Yurtdışı okuma sevdası var bu seferde. Nicki diyor, "Ne yapıp edip gideceğim. Gitmeyi istiyorum," ama ikimizde bir gerçeğin farkındayız. Memur çocuğuyuz. Çok maaş aldıkları söylenemez. Benim ablam zaten üniversitede. Biz yinede bir şekilde, burs falan gitmeyi istiyoruz. Onun dışında kolamız, cipsimiz film izlemeye çalıştık ama benim uyuklamam sonucu yatmaya gittik. Pijamaları giydik. Benim uyku açıldı. Konuşmaya başladık yine. Sabah ezanını duyduk. Güneş etrafı aydınlatmaya başladı. öyle yattık. Ertesi gün dün bitiremediğimiz filmi izledik. Nicki'nin anne babası alış-veriş için çıkıcaktı. Sordular "Pikaçu kalıcak mısın bu akşamda?" diye. Babası, "Kalsın ya," falan dedi. Ya da öyle bir muhabbet geçti hatırlamıyorum tam :D Sonra kalmak istiyorsan ara haber ver dedi. Bende durdum, "Hala pijamalarla oturuyoruz, televizyon izliyoruz. Kalırım bence ya," dedim gülüştük. Babamı aradı, o akşamda Nicki'lere komşusu geldi okey oynadılar falan. Nicki'nin babası kola şişesinden şarap döktü ? Ben bir baktım. Bir yerden yolluyorlamış mı ne. Her neyse, bardağa koyunca uzattı Nicki'yle bize. Ben, "Ee, yani?" der gibi baktım. Nicki 1-2 yudum aldı. Son Durak 5'i izledik. VE ERTESİ SABAHTA DERSANEYE GİTTİM. the end.

2 yorum:

  1. doğum günün güzel geçmiş.
    son durak korkunç bee.
    :)
    narlı portakallı pasta ha.
    :)
    sevgililer günü kutlamak için tabi insanın sevgilisi olması gerekmiyor ki.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet güzel geçti :)
      Aynen Son Durak ohoho . Bol bağırsaklı, kanlı filmler pek bana göre değil galiba. İzleyince paranoyaklaşıyorum :D
      İçinde portakal. Dışı nar kaplı. Kırmızılı, beyazlı bir pasta hayal et. Leziz! (Normalde pasta sevmeyen ben bunu söylüyorum düşün :D )
      Doğrudur. :)

      Sil