30 Kasım 2011 Çarşamba

her türlü taşıma işi yapılır

Eski okulumdaki ilk aylarım sürekli birilerini reddetmekle geçiyordu. Herkesi reddedince kanka ayağına yattılar, umudu kesince. Şimdi kimseyi reddetmedim öyle ya, herkes bir nazik bir nazik sorma gitsin. Eh, ben sizin niyetinizi anladıms. Bir çocuk var dışardan bakınca çok hiperaktif gibi geliyo insana, Serseri olsun adı. Sonra Gezenti'nin konuşmamı istemediği bir çocuk var, çok sapık hareketlerini gördüm :O Kaçık olsun onun adıda. Bide Kaçık'la takılan biri var sürekli onun adıda Adaş olsun (onun isminde milyon kişi tanıyorum nerdeyse).
-Okulda Van'a eşya göndermek için falan bir kampanya düzenledik. Kolilerle getirdi herkes. İlk önce bi sınıfta duruyorlardı, sonra başka bi yere taşımışlar. Neyse bugünde kamyon gelip alıcaktı, o odadan dışarı taşıyın hadi falan dedi öğretmen. Biz kızlar olaraktan üstümüze alınmadık, çünkü cidden çok ağır olan koliler vardı. Sonra "Hadi sizde yoksa bitmez bu iş" dedi bizede. Tıpış tıpış gittik tabi, napalım.. Kolileri koridora çıkarttık. Adaş'ta ordaydı. Pek samimiyetimiz yok demiycem, öncede hiç konuşmuşluğumuz yok. "Atma ya yıkılıcak Pikaçuu" diyo, ben elime koli aldığımda "Ver veer şunu" diyo.. Garip garip bakıyo -,- Neyse Adaş'ı boşverelim; kolileri taşıdık gülüştük, eğlendikte. Sonra gazeteci geldi fotoğraf çekti. Bizimkiler direk havaya girdiler :D
-Sandalye masa taşıttılar bize. 4 kat bide, boru değil. Etekleyiz bide. Yukarı nasıl çıkardılarsa aşağıda öyle indirsin pçler. Okulda hademe yok sanki öğrencileri kullanıyolar. Hepte bize denk geliyo! Bizim sınıf lanetli.
Dersanede Crax'la oturduk. Gezenti öğreniirse bittiiim. -Ee. Şey. Barıştıkta bizz.- Yine iğrenç espriler yaptık. Öyle yani.
x hadi öptüms iyiyim bugün iyiii!

27 Kasım 2011 Pazar

bir deneme sınavı daha öptü geçti

Sabah uyanamayınca öğlen gittim sınava, dersanede deneme vardı. Binanın önünde Fenciyle karşılaştım. Fenci sabah gelenlerin Fenden çok zorlandığını, döküldüklerini söyledi. Ben sevmiştim bu konuyu, ama işlememiştik nerdeyse bir giriş yapmıştı anca dersanedeki. Okuldaki fencide bu hafta gelmedi ve bende bildiğim herşeyi unuttum :D Bir panikledim. Sonra rahatladım ama geçen seneden alışıktım fenden çıkan 6-7 yanlışlara ve bir o kadar boşlara. Amaan sallaa! dedim kendi kendime.
Sınıfa gittim, oturdum bi' yere yanım boştu. Sonra Crax geldi. "Lan boş yer yok" deyince hoca "Otur Pikaçu'nun yanına" dedi. İşte kitapçıkları dağıttı hoca. Kapağı açtım. Islık gibi hani ama nefes alıyorken çıkıyomuş gibi bi ses çıkardı Crax. Ama komikti. İlkinde güldüm. Türkçe'nin ilk sayfasında 4 soru vardı, o soruları çözmeye çalışırken bide aldı beni gülme. Sonuç olarak o 4 sorudan 3ü yanlış. Sonra birde "Steve Jobs'la Nejat İşler arasında sadece isim benzerliği var akraba değiller." Bunada ilk güldüm sonra dönüp baktım, "Crax bu espriyi yapmış olamazsın." dedim. Daha da güldük.
En önde oturuyoduk Crax'la. Arkadakiler "Susun ya çözemiyorum" demeye başladılar. Sonra hoca "Ayrırım bak sıraları!" dedi. Biz direk "Öhms hocam tamam tamam sustuk" dedik. Ama sonra Crax durdu durdu. "Pikaçu," dedi gayet ciddi. "İnsanı en çok ne yıkar?" dedi. Ne yıkar diye sordum. "1-Su, 2-Sabun" dedi. Öküz gibi güldüm abartısız. Sonra ben "Bi soba bi sobaya ne demiş?" dedim. Sordu, "Bugün çok ateşliyim demiş" dedim. Oda ayrı bi güldü buna. Ondan sonra "Şş, Crax. Abi sınavdayız yalnız" dedim. Sonra çözmeye başladık. Matematiğe geçti. Ben hala gülmekten Türkçedeydim. Sonra kendi kendine söylenmeye başladı, "İyide olm sen bana 2+2=4 79'un yaklaşık değeri ne? diyo gibisin. Bu soru ne be?!" dedi. Sonra sınıftan kız durdu durdu, "Üşüdüm, Google Earth!" dedi. Böyle mal mal sınavı çözdüm. Türkçeden 5 yanlış çıkardım. Fen 2 falan. Öyle yani..

26 Kasım 2011 Cumartesi

im gonna kill you

 
böyleydim işte.
Ben zaten çok garip bir ruh halindeydim her an ağlayabilirdim. 1-2 kere ağladım zaten, hatta neden ağladığımı sordu beyefendi. Bende ters ters cevap verdim. Çünkü sormadan önce gayet gülüşüyordu falan. Tekrar söylüyorum; yemezler! Bir kız var, -Şaşkın olsun adı- Gezenti'nin sınıfında. İngilizce sınıfının orda duruyorduk geçen gün. Bir de bizim sınıftan kabarık, uzun saçlı, hafif toplu bir kız var -BilekBeri olsun adı-  ve birde Akıllı oradaydı. Şaşkın, şaka niyetli "Baak seninki, Psycho geliyo Akıllıı!" dedi. Hafif kızardı yanakları bizimkinin, kızdı, yaaa niye öyle diyosunuz gibi bişeyler zırvaladı. Belliki hoşlanıyor hafiften Psycho'dan. Haksızda değil güzel gülüşü var çocuğun. Ama bilmiyor tabi, Psycho arkasından "Akıllı- mal ya" diyip gülüyor.-Neyse. Akıllı'nın tepkisine güldük biz tabii. Sonra bana baktı.  

Refleks dolayısıylan bi' küfretti akıllı. Kıvrandı
biraz. Bende elimden geldiğince acıttım canını.

"Pikacuuuu!" dedi. "Gezenticiğin gidiyor bak!"
Güldü. Bende tuttum bunun parmağı büktüm.

Şaşkın, elimi çekiştirdi, ayırmaya çalıştı.
Saçına yapışmak üzereydim
Akıllı'nın. "Yapma lan acır kızın parmağı."
dedi. BilekBeri'de çekiştirdi beni.

Akıllı hafiften güldü ben parmağını bırakınca.
Hafife alınıyormuşum gibi hissettim.
"Senin kafanı alıp şu duvara gömerim." dedim.




  

 


 
 
 
Korktu biraz, belli etmemek için garip garip tebessüm etti, gözlerini devirdi. "Bana öyle gözde devirmiyceksin!" dedim. Şaşkın, geriledi 1-2 adım. "Ben karışmıyorum abi arada kalıcam sonra." dedi. BilekBeri bana Kendine gel Pikaçu dercesine baktı . Bende BilekBeri'ye Aman be! bakışı attım. Öyle işte yanii.

biliyorduk aslında.

 
Biliyorduk bitecekti elbet. Hiç uyuşmuyor gibiydik. Sınıftakilerle konuşmamı istemiyordu, bense sınıfa tamamen dahil olmak istiyordum. Çünkü istediğim o sınıf ortamına sahip olamamıştım hiç. Psycho özellikle. Sınıftakiler onunla gülüşür, eğlenir. Ben? O istemiyor diye sırf somurturum. -Ben böylesine gelemiyorum. Gezenti, konuşmamı istemiyor. Ben zaten yok o istemiyo, yok şu şöyle böyle dedi diye biriyle konuşmayı kesmem. Hatta inadına konuşurum daha fazla. İlk zamanlar konuşmadım, çünkü cidden çok sorun çıkarıyordu. Yok öyle bir sevgili atarı sayın seyirciler! Canımı sıkıyordu bende sırf problem çıkmasın diye sesimi çıkartmıyordum. Niye problem çıkmaması için bu kadar uğraştım bende bilmiyorum. Pek bana göre değil aslında o. Bunu şuan fark ettim. Yoksa barışmak istiyordum. Konuşuyorduk Facebook'tanda. Aramızda iyiydi. Ben yine bir dengesizlik yapıyorum, Facebook'umu dondurdum. (yakında açarım gerçi yine) Ama birinin bunu kesmesi lazımdı. Hiç kimsenin boşuna üzülmesine gerek yok sonuçta. Eğer "Niye dondurdun?" falan derlerse sınav haftasını bahane ederim. Gezenti sorarsa "Yine, ama bu sefer daha çok üzülücez, farkındasın sende. Senin üzülmenide istemiyorum, ben zaten direk kaldıramam" falan der çıkarım işin içinden. Bir daha istemiyorum çıkmak. Böyle söyleyince çok garipsiycekler, o yüzden kıvırmam lazım. Keşke gelmeseydim şu okula be. Eskisinde mis gibi düzenim vardı. Alıştığım bir yerdi. Son yıl ne için değiştirdiysem. Öf. Neyse.
Dersane falan lay lay lom gidiyor, okul.. Okul güzel gidiyor, öğretmenleri gittikçe daha çok seviyor gibiyim. Özellikle İngilizcecimize bayılıyorum. İlk yılı değil öğretmenlikte 4. yılı falan galiba. Çok iyi, ablamız gibi biraz. Eskiden Türkçeciyle Mat.çıyı hiç sevmiyordum ama onlarda iyilermiş aslında. Ön yargılı bakmışım.  Her şey güzel olacak. Ama şimdi değil.

21 Kasım 2011 Pazartesi

i dont care

Gif'i ben yaptım.-Ve evet bu şarkıya taktım.

Bizimki ne yaptı? Dediği lafları bir güzel yedi. Biz langırt oynamıştık, şişe çevirmece falan oynamıştık ya. Tabii ki buna anında yetiştirdiler.
O sabah okula gittim. Gezenti şaşırtıcı bir şekilde erken gelmiş, arkadaşlarıyla toplanmış konuşuyordu. Bende bizim kızların yanına gittim, gülüşüyoruz kızlarla. Ben güldükçe hafiften yüzü düşüyor Gezenti'nin. Bende onun o hallerini görüp daha da gülüyorum falan :D Neyse. Biz langırt oynarken gören arkadaşı geldi okula. Çekti bunu kenara. Anlattı bişeyler bir süre. Sonra Gezenti donuk donuk baktı. Yüzü bi düştü. Çok eğlendim o an. :D O akşam bana Facebook'tan yazdı. "Sen langırt oyna" "Şişe çevirmece falan" dedi. Atar yaptı bildiğin. Ama hangi sıfatıyla? onu anlayamadım. Yumuşak cevaplar verdim. Sanki takıyomuşum gibi. O bana "Umarsamak için bi sebebim kalmadı" dedikten sonra 1 saniye bile takmadım onu. O böyle gelip atar yapınca, suyuna gittim. İşte geçen gün niye mallaştı bu bana. Ben her dediğine dalgayla karışık cevaplar veriyodum. İşte "neyse boşver" dedim. İyi bundan sonra boşveririm her şeyi gibi bişey dedi. Bende "Zaten boşvermemiş miydin?" deyince "Pikaçu beni dellendirme bak" dedi. Bende "Çıkmıyoruz. Langırt oynamama şişe çevirmeceye bişey diyosun. Bide gelip dellendirme diyosun. Garipsin" dedim. "Tamam" dedi, "Ne tamam?" dedim engellemiş Face'te. (:

17 Kasım 2011 Perşembe

tanıdık bir yer

Eski dersaneme gittim, tanıdık bir yer. İlk yılında ordaydım ben.. Benim gibi orası, üstüne 2. kez bu yıl dersane değiştirmeme rağmen benim. Ben oraya aitim. Girişteki abladan kantincisine kadar tanır beni. Güzel bir duygu bir yerde özlenmek, ziyarete gittiğinde güler yüzlerle karşılanmak, "Nasılsın canım?" "Haydi gel yukarı," "Gel sana bir şey ısmarlıyım konuşuruz." gibi cümleler duymak.. İnsanların ben orda olduğum için mutluluk duyması ve benim orda olmaktan mutluluk duymam güzel. Gariptir yalnız hissetmiyorum orada. Kapıdan girenler bana selam veriyor (tanıdıklar tabii), tanımayanlar "Bu kim be?" gibisinden bakıyor. Bende Sen-Kimsin-Ben-Buranın-Eskisiyim bakışımı atıyorum "Siz yokken biz vardık" dercesine. Öğretmenlerimi görüyorum, çoğu dağılmış olsada eski Türkçecim hala orda. Adamın dersinde çok yoldan çıkıyorduk ama bize iyi davranırdı. Kıyafetlerine laf yapardık hatta, bazı sulu kızlar gidip sarılıyorlardı. Bense mesafemi korudum ama yinede Facebook'ta abim olarak eklemektende geri kalmadım (: Onlar beni sabah geç kalmalarımla kabul ettiler, ilk baş biraz zorlasalarda sonra uyanamadığımı ve bu işin olmayacağını anlayıp beni halime bıraktılar sabah derslerinde. Dersanenin ilk yılıydı belli bir düzen yoktu, yalpalıyordu dersane. İlk peşinden koştuğum erkeği orda tanıdım ve orda eğlendim delicesine. Bir şey öğrendim mi? Çok. Fenci bana bir şeyler öğretmek için çok çabaladı ve başardı da. Özledim sanırım 2 yıl öncesini. Öyle lay lay lom günlerin geçmesini. En iyi arkadaşımla -adı Yelloz olsun- farklı okullarda olsakta dersanede birlikte olmayı, sabahları onu bekletmeyi falan. Şimdi anca görüşüyoruz, ben etütleri kırıp bazen onun yanına gidiyorum ama genellikle oda dersanede oluyo (o hala eski dersanede) görüşemiyoruz eski okuldakilerle takılıyorum bende. Yapacak bir şey yok :)
Gidiyorum kantinine, bakıyorum ne çok değişmiş. Her gidişimde daha farklı oluyor. Eski, hayatımın bir parçası olup geçmiş, bir yerin değişimini izliyorum. Ama yuvam gibi, eski okulumda öyleydi. Ve ben ikisinide kaybettim.

buruk bir tebessüm

İlk derslerde çok mutluydum son derstede öyle sayılırdım. Güldüm eğlendim, güzel bir okul günüydü. Onunla çıkarken erkeklerle konuşmamı istemiyordu falan; o yüzden sınıf ortamının içinde bulunamıyordum pek. Bugün güzeldi o açıdan. Sınıfta herkesle konuştum, yılın başından beri ilk kez sınıfın içinde hissettim kendimi. Bir parçası gibi. O sınıfa ait gibi.. Ama çoğunun 3-4 yıllık bir arkadaşlığı var. Bense çoğunu tanıyorum ama bölük pörçük. Sayısalcı anasınıfından beri tanıdığım bir insancık mesela, sonra 2 yıl önceki dersaneden tanıdıklarım var 1-2 tane. Gerisinde her şeye sil baştan başladım. Yakın arkadaşım yok. Yanımda tenefüslerde oraya buraya sürükleyebileceğim, "Onu görmek istiyorum dışarı çıkalım" diye açık açık söyleyebileceğim birisi yok. Yalnızım dostlaar. (:
Başlık bile bulamadım şu yazıya. Ne yazsam onuda bilemiyorum. Bugün okulda son dersimiz boştu. Gezenti'yle ilgili soru sorup durdular. Sayısalcı geldi, "Ayrıldınız mı Pikaçu, n'oldu?" dedi. Ayrıldığımızı söyledim, "Hmm" falan dedi bişeyler geveledi gitti. Gezenti'nin bir arkadaşı var, bizim sınıfta -Psycho olsun adı- sarışın mavu gözlü incecik sopa gibi bi çocuk (fena değil orası ayrı.) biz Gezenti'yle buluşurken oda geliyordu genelde. Bir de kilolu, eski okulumdan tanıdığım bir çocuk var -Ayı olsun adı- Sınıfta genelde Ayı'yla Psycho birlikte takılıyorlar. Psycho bana kimin ayrıldığını onu bunu sordu, şişe çevirmece oynuyorduk yapacak başka bişey bulamamıştık :( Neyse, Ayı "Elden gidiyor seninki, koş yakala, tut" dedi. Psycho "Gezenti taşınıyo lan nereye mk" dedi. Ayıya vurdum bir tane. Çıkışta toplandılar bişey konuşuyorlardı. Hızlı hızlı geçtim yanlarından, gördüm onu falan. Cidden elden gidiyor, tamamen hissiz değilim ona karşı yapabileceğim bir şey yok 2 günde unutamam.
Her köşe onunla ilgili anılarla dolu gibi geliyor, ama atlatacağıma inanıyorum. Eve giderken arkama baktım hep, gözlerim doldu. Belki yarın gidecek (gitmez ama olsun); hiçbir şey bilmiyorum. Son bir kez görsem çok mu? Gülerken bir anını göreyim hatta, öyle kalsın aklımda. Aklımda böyle kalsın! O mal, sanki erkeğin tekiyle kavga ediyormuş gibi halleri değil.
Bu arada, Face'e "Bir gün gelicem aklına" gibi bir şey yazmış. Farkında değil, onu hiç sevmemişim gibi düşünüyor. Ama gerçek öyle değil. O hala aklımda. Aslında gitmedi. Şöyle bir şey var, o hala aklımda ama kalbimde olup olmadığı şüpheli (: Arkadaş sordu, aynen böyle dedim. Doğruda zaten. Bu yüzdende yüzümde buruk bir gülümseme, hafiften göz yaşı var. VE birde; SMILE FOR ALL THEM HATERS!

16 Kasım 2011 Çarşamba

sesli güldüm beee

Gitmiş, sarılmış kaşarın tekine. Lanet olsun ya. Bi'de hala beni seviyormuş bu ayaklarda. Yemezler cınım. Çok sinir oldum kabul, hatta ağlıyordum az kalmıştı. Sonra kendime geldim. Kızlar kendime getirdiler, sağolsunlar.
Oha ya, bırak sarılsın ona buna. Umrumda değil! Önce mal mal muhabbetlere girdi, bende yazdım bişeyler. "Bu yüzden bitti" falan dedi. Bende saçmaladığını söyledim falan. Sonra bana "Sen kimsinki?" "Ben kimimki?" olayına girdi. Sinirlendim, ama sonra komik geldi. Takmadım, bu ciddi ciddi yazıyor. Bende "Ehehe" diyorum "sesli güldüm" lmfao. "Yaptığın çocukça" dedi. Varsın çocukça olsun! Bu benim seni atlatma şeklim. Kusura bakma, ezip geçtin, fırlatıp attın bende söylediklerine gülüp eğleniyorum şimdi.
Taşınıcakmış. Gidicem diyo. E, onun beni umursamak için sebebi kalmamıştı? Ben niye onun taşınacak olmasını umursayayım ki? Tükürdüğünü yalamasın. Aradan "hala seviyorum" mesajı veriyor..
Ama iyiyim ben. Arkadaşın dersaneye gidip langırt oynadık 10 kez, para harcamıyım langırta, gondola diyorum o kadar...Neyse :D Eğlendim, güldüm. Gözümden yaş geldi hatta gülmekten. Onun arkadaşlarıda ordaydı, biz ilk oraya gittiğimizle tip tip baktılar. Crax, iki erkek daha ve Tokalı yanımdaydı. Crax'la takım olduk biz falan. Crax'la baya takıldık. Kesin yetiştiricekler yarın okulda Gezenti'ye. :D
Buda ona gelsin cicişler. Ve Bu. (:

14 Kasım 2011 Pazartesi

Random Gülücük :)


tipe bak -,-
 Bugün çok dalgındım. Sürekli ya ben birilerine çarptım ya birileri bana çarptı. Voleybol oynadık beden dersinde benim olduğum takım hep yenildi. Saçma bir gündü. (Hala saçma gidiyor Face'te hayrına fotoğraf beğeniyorum)Sap gibi takıldım, inadına onun olduğu kata çıktım görsün içi acısın diye. Ben başkalarıyla konuşurken o benimle konuşmuyor diye..
Biri bana yardım etsin, onun canı acıyor belki ama benimde acıyor canım. Okulda her gün görüyorum.. Okuldakiler bütün gün;
-Siz barışırsınız.
-Yakışıyordunuz yaa
-Üzüldüm ayrılmanıza.
-Neden ayrıldınız?
-Oha ayrıldığınıza inanamıyorum!
falan dediler. Soranlara ayrıldığımızı söyledim, konuşmak istemiyorum bu konuda dedim... Random gülücük attım. Poker Face yani. Öyle..

Buda şarkısı olsun.

I hate to turn up out of the blue uninvited.
But I couldn't stay away, I couldn't fight it.
I'd hoped you'd see my face & that you'd be reminded,
That for me, it isn't over.

akıl 125 karış havada

‎2011-2012 öğrenci modası: Gömlek dışarıda, kravat cepte, ceket omuzda, kitap rulo şeklinde elde, akıl 125 karış havada, gönül ayran kıvamında.
Uyuya kaldım, dersaneye gidemedim. Zaten geçtiğimiz senelerde de sabah olan derslere hep geç kalıyordum. Millet beni ilk derste görünce "Vaays, Pikaçu burada beyler bayanlar!" diyor, o gün geç kalan olursa da "Pikaçu bile geldi sizin bu yaptığınız ayıpp!" denmesi bir klasikti. Babamı aradılar dersaneden, "Takip etmiyor saatleri, sabah derslerine öğlen geliyo bazen" demişler, bende "Dünde öğlenciler sabah bizimle derse girdiler yanlış program asıyorlar sonra suçlu biz oluyoruz."  deyince babam önceki yıllar için "Sus Pikaçu! Sabıkalısın sen bu konuda." dedi. Bende kaldım öyle.

Yeni Kitap Kokusu Bebeyim
TÜYAP'taydım. Şahane Hatalar (kitapla ilgili bi yazı) kitabını aldım. Uykusuz'un artık takvim posteri yokmuş! Ama millet şikayetçi yeni takvimlerden "Yurtta asamayız biz bunları" diye. Seneye yine çıkartırlar heralde. Neyse, o kalabalık falan o ortam müthiş. Cennet gibi (okumayı severim). Birde test kitaplarının falan olduğu bölüm var, orası hiç bana göre değil bunu belirtmem lazım.
Bir kitap fuarı şikayetçi insanlara göre değil. Yok şu bana çarptı, yok burası çok kalabalık, öh bu ne biçim sıra gibi muhabbetlere giricekseniz uzak durun. Gelemiyorsanız böyle şeylere ya 1-2 saatliğine sabredeceksiniz, ya da hiç gitmeyin kardeşim ya!

Uzak Dur Benden Kişisel Gelişim Kitabı
Bugün baktığım çoğu kitap kişisel gelişim kitabı çıktı (kapağına bakıpta hoşlandıklarım). Zaten "Kendi Kutup Yıldızını Bul" ve "Kendi Kutup Yıldızını Bul 2"ye yapıştım. Okuyup okutuyorum millete. Güzeller gerçi, hak ediyorlar bu yapışmayı ama :D Neyse canımcım.
"Eskisi Gibi Olamıyoruz Farkındasın Değil mi?"
Dedi. Sonra iş "Böyle olmaz"a gitti. Ah Gezenticim, bu ilişkinin geleceği yok gibii. Oha ya, çocuk bildiğin ayrıl benden falan diyor bana. E, napıyım ben şimdi? Ayrıl işte falan diyor ya. Ama farkında değil ki benim için ona geldiği kadar kolay değil.

Anlaşmalı Boşanıyorlar ya, Aynı Öyle
O istedi cicişlerim. "Unutma, ikimiz içinde en iyisi" dedi. Bende "Asıl unutmaman gereken bunu senin istemiş olman" dedim. Dönecek olursa beni bulamıycak bıraktığı yerde. Buraya yazıyorum, Gezenti diye biri yok artık- bir dahada olmayacak hayatımda.

ve yazının şarkısı.

13 Kasım 2011 Pazar

bunları unutma

  • "Hayatı gözyaşlarınla ödüllendirecegine, gülüşünle cezalandır...."
  • Gerçekten seviyorsan eğer uzaklık gözünü korkutmamalı. Çünkü asla unutma; yanındayken bile uzaktı bazıları...[A.Fawer]
  • Takdir ediliyorsan değil, Taklit ediliyorsan başarmışsın demektir...[Einstein]
  • En anlamlı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzel cevap gülüp geçmektir...[V.Hugo]
  • Gecmisinizin uzerinde durup dusundugunuz her an geleceginizden caliyorsunuz...[R.Sharma]
  • Geçmişteki acılarına Gülümseyerek baktığın an; Büyümüşsün demektir...[Robin Sharma]
  • Birini arkadan bıçakladığında, ucu er geç sana dokunacak bir döngü başlatmış olursun...[O.Wilde]
  • "Kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.."
  • Kaybettiğin Tek Savaş, Uğrunda Savaşmaktan Vazgeçtiğindir...[Che]
  • İyilik Yapmaya Devam Et.. Karşındaki O Iyiliğe Layık Olmasa Bile, Sen O Iyiliğe Layıksın...[Che]
  • Olmuyorsa Zorlama, Ya Hayallerin Kırılır Ya Kalbin. Unutmuş Gibi Yap. Çünkü Güzel Şeyler; Onları Hiç Beklemediğinde Gerçekleşir...(Marguez)
  • Bir fincandaki kahve gibidir hayat. Bazen tatlı bazen değildir. Önemli olan kahvenin tadı değil zaten, onu kiminle içtiğinizdir...[B.Dylan]
  • Asla bir salakla tartışmayın.. Çünkü dışarıdan bakanlar hanginizin salak olduğunu anlamayabilir....[B.Dylan]
  • Aslında düşünmeye bile gerek yok. Ben kendimi biliyorsam, kendini bilmezlerin hakkımda söylediklerinin ne önemi olabilir....[B.Dylan]
  • Unutamıyorsan umursama; çünkü hayat değil, sen hayatı üzmelisin. İşte bu yüzden altını çizdiklerinin bazen üstünü çizmelisin...[B.Dylan]
  • Kiminle güldüğünü unutabilirsin; ama kiminle ağladığını asla...[Kundera]

"..Gülüşünle Cezalandır"

Mayk yine beni kesti bolcana. Ama sanırım o ben bakıyor muyum diye bakıyor, bende zaten o bakıyor mu diye bakıyorum. Öyle bir şey oluyo yani.. Neyse..
Mayk'ın tipini en iyi bu gif anlatır canlar.

Dersane çıkışı pastaneye gittik, ekler falan aldık. Gezenti'nin sınıfından bir kız ve eski sınıfımdan iki kişiyi gördüm. Kız çağırdı yanına. Geçen yılda aynı dersanede olduğum bir çocuk var, -adı Crax olsun- oda yanımızdaydı. Kızın yanına gittim. Yanımda erkek var ya, Gezenti nasıl izin verdi gibilerinden bir yüz ifadesiyle baktı bana. "Gezenti nerde" dedi. "Sende ekli mi o Face'te?" dedim. Face kullanmıyomuş kız. "Hmm.. Dün bi anlık sinirle benden ayrıldı.. Gerçi özür diledi ama.." falan dedim. Kıvırdım azcık. "O mu ayrıldı?" dedi şaşkın şaşkın. Sınıftan bir arkadaşım var, sattı beni satmasaydı aramız iyiydi.. Neyse sözde ben ona gidip bir kız hakkında -kızın adı Tokalı olsun :D oda vardı yanımızda- gidip o Satıcı'ya "Tokalıya bulaşmayın" demişim. Demedim abi ben öyle bişey. Hani niye bulaşıcaklar orasıda bir merak konusu. Böyle yani.. İnsanlar yeni okulumda da yüzüme karşı iyi, arkamdan kötüler.
Ama alıştım artık.

"Hayatı gözyaşlarınla ödüllendirecegine, gülüşünle cezalandır...."
Bende aynen öyle yapıyorum. Takmıyoruum.

i think we're done here

Döndüğünde beni bulamazsan üzülme sevgilim.
Dün bir anlık sinirle ayrıldı benden Gezenti. Bende film izliyordum hani, telefonun sarjı yok. Babam sinirlenip bilgisayarın fişini çekiyordu az daha, PCden de kalkmak zorunda kaldım. O yazdıktan yaklaşık 1 saat sonra falan gördüm sanırım. "Ayrılalım olmuyor böyle," demiş. Sen bilirsin, dedim. Sonra atarlara girdi. "Sinirli olmadığın bir zaman konuşmayı tercih ederim. Gitme derdim, ama kararını vermişsin." diyince "Karar falan verdiğim yok, vazgeçemem ben senden." dedi. Ona bir şey demedim ama, ayrılalım derkende vazgeçmiş olmadı mı? "Özür dilerim," dedi "bi anlık sinirle öyle dedim." .. Bende sadece gülümsedim. Sonra "Vazgeçemem senden," dedi. Bende olanca dürüstlüğümle, "Sanki ben vazgeçebilirmişim gibi-" dedim. Sonra bu direk "aşkım" demeye başladı. Takmadım, bende ona aşkım demedim. O kadar seni bırakmam bırakmam deyip ayrılan o. Umursamıyorum kusura bakmasın.

Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar...(Mevlana)
Benim bu noktadan sonra yapabileceğim yok, önceden eski sevgilim -adı 1010 olsun- aynı şeyi yaşattı bana. Tekrar hırpalanmaya niyetim yok. Bir kere ayrılınca sonra alışkanlık haline falan geliyor bu.

Herkes ikinci bir şansı hakeder' derler ya hani.
Unutma, 'Seven gerçekten sevse, ilk şansını kaybetmezdi...[P.Auster]

11 Kasım 2011 Cuma

11/11/11 Öhms.

İğrenç bir gün olarak tarihe geçecek benim açımdan. Ve birazda komik, karışık. İlk iki dersimiz fendi. Fencinin sınıf öğretmeni olduğu sınıf Gezenti'nin sınıfı, Gezenti'yle baya iyi anlaşıyorlar ve nasıl oluyorsa bizim beyefendi sınıf başkanı. Fenci aldı derste bunu, iki dersimiz boyunca e-okula not girdi ve beni kesti. Yetmiyor birde ben soruya saçmalarken oda atladı soruya veee benim cevabıma hoca başka bir soruyla karşılık verince bir inceden "Haha" dedi, dalga geçti ama hemen ardından doğru yanıtladım soruyu :D kaldı öyle. Neyse sonra ders matematikti. Mal mal geçti. Öğlen arası onların dersi en üst katta olduğunu bildiğimden, yemek yiyip yukarı çıktım. Pencereden aşağıya bakıyorum falan, geldi bu. "Gelsene," falan dedi kolumdan tuttu. Tutmakta yani, morarıcak sandım. "Gelmiyorum," dedim. Baya ısrar etti. Gitti sonra. Ben bekledim, çünkü geri gelicek atar yaptı gitti ama gelicek geri. Geldi tahmin ettiğim gibi. "Gel ya deli etme beni," dedi. O sırada hocanın teki gelince gitti. Yanımda da bi kız vardı -adı Şeker olsun-. Şeker benden küçük falan, öyle sevgililerin yanında duramuyor yavrum, biz çekinmiyoruz o çekiniyor. Oda gidicek oldu, gel dedim. Sonra bir yerden çağırdılar Şeker'i, gitti. Ben kaldım öyle. Sonra bizim sınıfta bu çocuk var, ben ne zaman Gezenti'yi okulda bulamasam ona söylüyorum iki dakikada buluyo çocuk. Bu mallaştı bişeyler dedi falan. Sinirlendim, kovaladım biraz. Ey allaam, Gezenti'nin sınıfına doğru gidiyor! Birde diyor, "Seninki kızlarla bak, bak!". Sonra kızlar beni kapıdan gördüler. "Pikaçu, Pikaçu gelsene, gel" diye seslendiler. Sonra hep bir ağızdan öküz gibi "PİKAÇU" diye bağırdılar koridor inledi. Bende öfledim, döndüm geri. Tam kapının önündeydim ki Gezenti "GELMİYO İŞTE ÇAĞIRMAYIN ŞUNU!!" dedi, bağırdı.  Bende bunu duyduğum an topuklarımın üstünden döndüm, öyle olsun yüz ifademle sınıfıma yollandım.
Son iki ders sinirli sinirli kitap karaladım. Çıkışta da babam gelmiş hava çok soğuk diye. Gezenti'yle yürürken kornaya bastı, o döndü baktı ve "Baban değil mi o senin?!" diye bir telaşlandı. Bende gittim, "Yeah baba ben hızlı hızlı gitçem annemi falan bekleyemem" diye kıvıraraktan eve gittim. Yolda Gezenti "Son iki ders sinirliymişsin sen, öyle duydum" diyince "Eh, biraz öyleydim. Söylerim sonra" dedim. Şimdi söylemem için ısrar etti falan. "Ya söyliycem sonra," dedim. Şunu demesine acayip sinirlendim, birde önceden buna benzer bir ifadede daha bulundu zaten; sinirlendiğim şey böyle mal olunca söylesem mi söylemesem mi diye çok ikilemde kaldım. Sonra bu bastı gaza, yok öyle bir yürüyüş motor takmış resmen. "İyi böyle yapıcaksan git," dedim bende arkasından.
Dersaneden dönerken bir sokak var, hep ordan geçiyorum bir marketin yanında. Gezenti ve arkadaşıyla karşılaştım. "Nerden geliyosun sen?" diye azarlar gibilerinden söylendi. "Dersaneden!" dedim atarlı atarlı. "İyi görüşürüz," dedi hava zaten soğuk, içim de buz kesti sayesinde. "Görüşürüz," dedim şaşkın şaşkın.
Ayhs, lanet olsun. O öyle tersleyince tam şu (alttaki) yüz ifadesi ve düşünceyle ayaklarımı sürüye sürüye anneanneme gittim.
[Dersanede bir çocuk var 3 yaş büyük ama beni kesiyor olm. Adı Mayk olsun. Bahsedicem sanırım ondan daha fazla.]

10 Kasım 2011 Perşembe

Gün Doğarken Vol.1

Başlık gün doğarken çünkü gece uyuyamadım. Annemler nasılsa o saate uyur falan, sabah kalkıp yazı yazarım dedim. Aklımda da baya bişey vardı. Unuttum ama :(

Azim Böyle Bişey
Tatil boyunca 1 soru bile çözmedim. Gece gece aklıma takıldı, kendi saçımı başımı yolasım geldi -şuan yazarkende gözüm seğiriyor. Ablamda "Oha lan hiç soru çözmedin bütün tatil" bahsettiğide 5 güncükk yani. Of ders çalışmam lazım benim.

Hani Benim Ogion'um
Annem ay önce bana Ursula K. Le Guin'in Yerdeniz Büyücüsü adlı kitabını önerdi. İlk baş pek sarmadı, bende bu yıl okul değiştirdim Ged'de yeni bir okula başlamıştı falan. Yeni-Okul-Başlamak kelimelerinden birini işitsem diğer iki kelime aklıma geliyor ve gözlerim doluyordu. Onun için okuyamamıştım kitabı. Gecede yapacak bişey bulamayınca aldım kitabı. Baya sardı, güzelmiş. İşte kitapta Ogion (Ged'in Usta'sıydı) için bir ara "Ogion'u düşününce, Ged, kendi kendine gülümsedi; Ogion'u ne zaman düşünse içi huzur doluyordu." diye geçti kitapta. Bende düşündüm düşündüm benim için böyle biri var mı diye, yok arkadaş bulamadım. Acilen bir Ogion aranıyor!!! Bana yol gösterecek, onu düşündüğümde içim huzur dolacak birisi.. Ve olacak olursa blogta Ogion diye bahsedeceğim. (:

Eğer Böyle Olursa Hiç Sıkılmam Saklambaçtan
"...uzayan akşamlarda, korularda oynanan, ebenin de saklananların da görünmez olduğu ve sadece seslerin gülerek, birbirine seslenerek, ağaçların arasında, seri ve solgun tılsımışıklarını izleyerek ve atlatarak dolaştığı çılgın saklambaç oyunları." Güzel olmaz mıydı be? Görünmeziz, birbirimizi bulmaya çalışıyoruz.. (çok mu çocuksu oldu?)

Sıcak Ekmek
Ekmek makinesi bozulmadığı sürece (!) muhteşem bişey! Gecenin 3'ünde sıcak ekmeğe yağ ya da çokokrem sürmekse ayrı bir zevk. :D Mis gibi kokusu, sonra sıcaklığının yağı eritmesi, yağın eriyince verdiği tat... Bu kadar söyleyebilirim yani.

Sabah Saat 8.
Uyumuşum sanırım ya ben. 1-2 saat en azından. Kendime gelemedim bir süre. Zaten akşam eteğim ıslaktı, okula gitmemek için bi bahane buldum yaşasın derken etek ütüleyince kurudu. Sabah kalkınca bitirmediğim resim ödevini 10 dakikada bitirince mahfoldu güzelim yazı. (Graffiti yapın demişti, konuysa Atatürk'ün sanatla ilgili sözleri) Kuru suluyla içini boyamıştım, geçen hafta ıslak fırçayla üstünden geçmeye vaktim yetmeyince öyle kaldı. Bende hoca kızmasın bari yarım yamalak yapayım dedim. Ama yapmaz olaydım. O kadar özene bezene çizdiğim, içini boyadığım şey 2 dakikada iğrenç bir hal aldı iyimi! Kafayı yedim resmen. Zaten uyku sersemiyim, azcıkta taşırdım.
Ardından bana bi kal geldi, hatırladım ki ben bütün çoraplarımı yıkanmaya vermiştim dün gece, giycek çorabım yok. Okul pantolonuda iğrenç, erkeklere göre olunca almadım. Kaldım öyle ortada. Annemin yanına gittim. "Ee, anne şeyy" dedim. Anladı kadıncağız "Çıkar baklayı" dedi hemen. Bende "Sen geçen akşam isteyince ben çorapları verdim, onlarda hala makinede." deyince güldü. Ben bulurum sana şimdi dedi, kadın gitmiş yeni çorap almış bir ara direk paketten çıkardım bu sabah. -Ve bir okula gitmeme bahanesi daha yerle bir oldu.
Çantayı mı hazırlayayım, üstüm başım düzgün bi şekile girsin, giyinmeye mi çabalıyım şaşırdım. Normalde ben babamı beklerim (beni bırakıyor) bu sefer ben onu bekleticem diyede ödüm kopuyor, yıllarca unutturmaz çünkü.

İngilizce
Ays. İlk ders duyulmayan konuşma ve şiirlerle kaynadı. Dersin son beş dakikasında anca okul binasından içeri girebildik. İngilizceciyi severim, iyi kadındır. Sırt çantasıyla gelir, kazak-pantolon-bot takılır genelde, makyajıda sade olur abla kardeş ders yaparız. Bu sefer giymiş ceket, kumaş pantolon. Ay yareppim. Bir  kıyafet bu kadar değiştiriyormuş insanı. Neyse. Memlekete, Burdur'a gitmiş. Ceviz ezmesi mi ne getirdi. Bende normalde yeni bişey denerken çok önyargılı olurum ama ne hikmetse aldım bi parça, hoca dilimlere ayırmıştı kutudakini. Denedim ama o nasıl bişey, güzel gibi.. Ezme kısmı iyi güzel, ama ceviz kısmı iğrenç. Cevizde sevmem zaten. Hani sadece ezme olsa o ceviz parçaları olmasa (Madem kaputu açtın, niye aküyü alıyosun?!) çok iyi olurdu. Sınıftakiler yediler yediler, bir süre sonra tadı analiz ettiler, ve yüz ifadeleri yandakine dönüştü. Beğenenler var mı bilmiyorum, ama dediğim gibi yarı iyi yari kötü bi tadı var. Kararsızım :D


Müzik-Resim
O biçim bi binası var ki okulun müzik sınıfının camı İngilizce sınıfının camları birbirini çok güzel görüyor. İngilizce dersindeykende arada piyano dinliyoruz zaten :D Ses geliyor baya. Neyse. Sevgilim, -adı Gezenti olsun. Çok geziyor beyefendi, ne zaman sorsam dışarda- İngilizce dersindeyken biz müzikte oluyoruz, o müzikteyken biz İngilizce'de. Manzara nefis. Müzikçimiz birde sıraları öyle bi düzene sokmuş ki. Tadından yenmez. Sıram tam İngilizce sınıfına bakıyor. Ama bu seferde İngilizceci Gezenti'nin yerini değiştirmiş onu görebilmek için baya çabalamam gerekti. Bende (öğretmen 10 kasım programındaydı) pencere kenarına gittim. Gezenti İngilizce dersliğinden gördü beni, kaş göz yapıyor "Gir içeri" gibilerinden. Tenefüste dışarda gördü, öküz gibi gülüyodum o sırada niye gördüyse sanki :( neyse, yine bi "Gir içeri" tavırları. Bende gülmeye devam edip takmadım. Perdeyi indirdi, bende kızları çekiştirerek içeri yollandım bir güzel.
Öhms. Ben sınıftaki yerim bana bırakıldığı sürece stratejik bi şekilde seçerim. Resim dersliğinde de kalorifer, pencere yanı sıram. Ve o pencere İngilizce sınıfını görüyor. Kaç haftadır bakıyordum pencereden Gezenti dönerde pencereden görür belki diye, sonunda bu hafta gördü. Ehiheh.
Şu resim ödevi var ya! Öğretmene götürdüm, "Hocam," dedim. "Keçeli kalemde aktı, akmaz demiştiniz?" Öğretmen baktı bi elimdekine, yüz ifadesi aynen "La daha güzeldi bu, buna noldu?!" diyordu. Taktım ama takmadım. Tekrar keçeliyle geç üstünden dedi. Hohoho. Benim keçeli kalemim yanımda değildi. Geçen seferde anasıfından beri arkadaşım olan -adı Sayısalcı olsun- Sayısalcı'dan almıştım. (Sayısalcı'yı çok kıskanıyor Gezenti arada belirteyim) Gittim sordum. "Yok Pikaçu, yanımda değil" dedi. Sınıfta öküz gibi "Siyah keçelisi olan var mı?" diye bağırdım ama bir allahın kulu takıpta birşey demedi.


sonra kendi kendime, biride taksın ulan beni diye atar yaptım eheh ergenlik


Teknoloji Tasarım

Niye var böyle bir ders? Varlığı saçma. Çok sıkılıyorum. Geçen yıl 40 ve 45im vardı, o yüzden ortalamam çok düştü. Eski okuldaki öğretmeni sevememiştim zaten. Ama burdaki öğretmen Sayısalcı gibi not dilenen arkadeşçiklere diğer dersleri yüksekse notlarını yükseltmişler. Öğretmende şansıma bu yıl tuttu "Düzgün not vericem artık yok öyle" dedi. Hiç bir zaman şöyle derslerden "Diğer derslerim iyi, çalışkanım ben" havasıyla yırtamadım lanet olsun. Zaten öğretmen tuttu, dalga geçti bizimkilerle "Ohh," dedi "Cehenneme gidin siz, ne güzel böyle sıcacık falan" Sayısalcı'ylı yarıldık direk. Sonra sınıftan biri "Mahşer gününde çıplak olucakmış herkes hocam" dedi. Bende baktım baktım, "Size göre cennet olucak yani" dedim. Daha da bir güldük. Ergenliği atlatsın şu erkekler, beyinleri sağ sağlim olması gereken yere dönsün tek bunu istiyorum 


ne yazık ki..



E, Arabesk Bu!
İngilizceci bize bir şarkı dinletmişti. Enrique Iglesias'ın Somebody's Me şarkısı.. Öğretmenle sınıfta çeviriyoruz şarkıyı.. Sözler garip ya, dedi biri. Sonra Sayısalcı atladı, E, bildiğin Arabesk Bu! dedi. Haklı tabii. "I hate being on my own, and everyone can see that/I really fell, and I'm going through hell./ Thinking about you with somebody else."  Bizde "sınıfçak" Ferdi=Enrique Iglesias olduğuna karar verdik. Ve öğretmen bize;
Sizin;
[O]kuyan,
[D]üşünen,
[U]ygulayan,
[N]eticeleştiren
öğrenciler olmanızı istemiyorum.
dedi. Sonrada "Espriyi diğer sınıflara anlatmayın, daha onlara yapmadım" diye bizi tembihledi. Kusura bakmayın hocam, söylemeseydim ölürdüm.
O ders birde bizim sınav sonuçlarımızı açıkladı. Bana cık cık etti, "Senden 100 beklerdim Pikaçu" dedi. Bir çocuk var bizim sınıfta, "tek hayalim adımı tarihe yazmak" falan dedi baya saçmaladı. İngilizceci 45 almışsın, n'olcak bu böyle falan dedi. Çocukta durdu durdu, "Allaha bırakıyorum ben hocam" dedi. Bütün sınıf anında yarıldı tabi.

Gezenti'nin Bu Kıskanç Hallerini Seviyorum Galiba
Okul çıkışında eve aynı yerden gidiyoruz, ben biraz geç çıktım okuldan oda az ilerden gidiyor, gördüm. Gezenticim durdu, ona yetişeyim diye bekledi. O sırada bir pale, afedersinizde heralde baya kaldırmışlar götünü geldi bana laf attı. Gezenti geldi, birazcık küfretti :D birkaç tane geçirdi çocuklara. "Hadi ilerleyin şimdi," diyip ittirdi ileri doğru bunları. Bunlarda güle güle, kahkahalara boğularaktan gidiyorlar. Köşeyi döndük falan. Çocuklar bu sefer bakıp bakıp gülmeye başladılar. Gezenti, bildiğin tuttu bunların kulaklarından. "Benim manitam lan o size noluyo!" diye atarlara girdi. Mallar hafiften dayak ve bolcana hakaret yedikten sonra, "Özür dileyin lan ablanızdan" dedi canım. Özür dilediler. Bende arkalarından gidiyorum, en az çocuklar kadar gülüyorum. Durumdan en çok canı sıkılan bizim Gezenti tabii. Ben gülüyorum, çocuklar gülüyo o sinirli. İyiki benim güldüğümü görmedi. Çok maçolaşmadığı sürece seviyorum beni kıskanmasını. Vee ee şeeyy.. Bugün beni kıskanmasından baya eğlence payı çıkardım kendime (her zaman ki gibi)

9 Kasım 2011 Çarşamba

Yarın ve Cuma Okullar Tatilmiş!

Radyoda geçen altyazıya göre yarın ve ondan sonraki gün tatil cicişler! -Cidden çok koydu bana Nicki yarın uyuyacak, bense tıpış tıpış okula gideceğim. 

okula gideceğim için yüz ifadem şöyle (+Nicki Minaj+Super Bass) olduğundan bu
gif uygundur. yüklenmedi iki saat zaten sinir oldum. bilgisayarımda dondu
sayesinde. ama yüklendi sonunda mutluyum arkideş


Bu arada Nicki'de dile geldi, "Nerden çıktı bu Nicki, ne alaka" dedi. Efendim şimdi ben o yazıyı yazarken bir yandan youtube'da Nicki Minaj - Super Bass şarkısı açıktı. Bir yandan da Nicki'yle konuşuyorduk. Şarkının klibinde de kaslı adamlar var. Bende düşündüm düşündüm, asdfghjkl diye random güldüm kendi kendime. Nicki'ye verdiğim cevapsa şöyle "Benimle ne alakası var deme ama kaslı erkekler görünce sen geldin aklıma o klibi birlikte izliyo olsaydık çok fena muhabbetini yapardık" dedim, güldüm. Oda güldü üstüne. O yüzden ismi Nicki oldu biricik arkadaşımın yani. Başka bi alakası yok, başka yerlere çekilmesin :D
-Çıkıcak mısın yakında?
+Yok 3e kadar falan otururum evin tadını çıkarıyorum
-Eheh **** :D
+buna ne cevap vermeliyim bilemedim :D
Her neyse canlarım. İntihar edersem bundan bilgisayarım sorumlu. Şu gifi yüklemek için tamı tamına 1 saatimi harcadım ya. Gifi yükledi, temam gifi tamamen göstermiyo. İlk fırsatta temamı değiştireceğim -,-

İyi Gibiyiz


 İyiyim galiba, ablamla hala tartışsak arkadaşlarım bana deli dese bile iyiyim yani. Defterim var benim, ona resim falan çiziyorum. Rahatladım biraz. Birde azcık youtube'dan Selena Gomez'in klipleriyle dalga geçtim iyiyim. YANİ GALİBA.
Çok İngiliz damarım tuttu arkadaşımın -Nicki olsun adı- deyimiyle. Nicki okuldan geldi, yarın ben okula gidicem diye dalga geçiyor. Eziyor benii. :D Onunla tatilde tanıştık. -yerin adı Paradise olsun- Aslında aynı şehirde oturuyoruz ama evden 1000 km uzakta tanışabildik anca. O yıl aynı dersaneye gitmiş olmamıza ve babalarımızın tanışmasına rağmen!
Yazı özledim, onunla bir araya geldiğimizde de zaten eskileri anıyoruz, eski esprilere gülüyoruz falan. (Hala komik geliyorlar valla her seferinde bir başka gülüyorum) Şuan okul ödeviyle uğraşıyorum bir yandan; o yüzden daha bir yazı özledim bugün. Bayram diye sabahlayıp, öğlen kalkınca daha da bi garip oldu. Psikolojim bozuldu. İyi değilmişim bunu anlıyoruz..
Ben Paradise'e gitmek istiyorum. NICKI WE HAVE TO GO BACK!

8 Kasım 2011 Salı

Sonu Olduğunu Anladığın An

Sol taraftan güneş ışınları içeri giriyor. İçimi ısıtmakla beraber gözlerimi de rahatsız ediyor. Normalde kışın böyle güneşli günleri severim, üstelik bayram.. Mutlu bir gün olmalıydı. Buluşacaktık üstelik! Benim için İstanbul'dan geldi. Ama arkadaşlarıyla geziyor.
Öğlen kalktım. Bir güzel kahvaltımı yaptım. Banyo yaparım sonra söylerim buluşuruz, diye düşünceler içersindeyim. İçeme doğdu. Açtım laptopu. Akşam kapıda ol falan yazmış. Akşam çıkamam dedim. Tamam o zaman geldim şimdi çık, dedi. Benimde banyo yapmam lazım, çıkmayacağımı söyledim doğal olarak.
Bu yüzden tartıştık. Gelemem ben hep, arkadaşlara ayıp oluyo dedi. Saçmaladık karşılıklı. Konuşmuyoruz şuan. Her bi boktan tartışır olduk zaten..
Bırakmam seni, diyor bana. Ama hergün ayrılıyor gibi benden. Bende vazgeçemem gibi ondan. Ama sonu var, varmış. Hatta bizim bu kavgalarımız yüzünden ayrılıcaz gibi geliyor bana. Nasıl olurda ondan, kokusundan vazgeçerim ? Çöküşteyim .
ve Annem haklı bunalımdayım.

Kızların İsteyipte Söyleyemediği 45 Şey


Bunlar kızların isteyipte söyleyemediği 45 şeymiş. Çevirmek işime gelmedi. Belki bigün çevrilmiş olarak görürsünüz bunu (: Facebook sağolsun ,alıntı.

Galiba çok şey istiyoruz kızlaaar :D

‎45 THINGS A GIRL WANT, BUT WON'T ASK FOR:

1. Touch her waist.
2. Actually talk to her.
3. Share secrets with her.
4. Give her your jacket.
5. Kiss her slowly.

Are you remembering this?
6. Hug her.
7. Hold her.
8. Laugh with her.
9. Invite her somewhere.
10. Hangout with her and your friends together.

KEEP READING ..
11. Smile with her.
12. Take pictures with her.
13. Pull her onto your lap.
14. When she says she loves you more, deny it. Fight back.
15. When her friends say “I love her more than you”, deny it. Fight back and hug her tight so she can’t get to her friends. It makes her feel loved.

Are you thinking of someone?
16. Always hug her and say I love you whenever you see her.
17. Kiss her unexpectedly.
18. Hug her from behind around the waist.
19. Tell her she’s beautiful.
20. Tell her the way you feel about her.

One last thing you need to do to show her you actually do mean it.
21. Open doors for her, walk her to her car - it makes her feel protected, plus it never hurts to act like a gentleman.
22. Tell her she’s your everything - only if you mean it.
23. If it seems like there is something wrong, ask her - if she denies something being wrong, it means SHE DOESN’T WANT TO TALK ABOUT IT - so just hug her.

24. Make her feel loved.
25. Kiss her in front of OTHER girls you know!

WE MIGHT DENY IT BUT WE ACTUALLY LIKE AND KINDA WANT YOU TO TICKLE US ..
26. Don’t lie to her.
27. DON’T cheat on her.
28. Take her ANYWHERE she wants.
29. Text message or call her in the morning and tell her have a good day at school, and how much you miss her.
30. Be there for her whenever she needs you, and even when she doesn’t need you, just be there so she’ll know that she can always count on you.

ARE YOU STILL READING THIS? YOU BETTER, BECAUSE IT’S IMPORTANT.
31. Hold her close when she’s cold so she can hold you too.
32. When you are alone hold her close and kiss her.
33. Kiss her on the cheek; (it will give her the hint that you want to kiss her).
34. While in the movies, put your arm around her and then she will automatically put her head on your shoulder, then lean in and tilt her chin up and kiss her lightly.

35. Don’t ever tell her to leave even jokingly or act like you’re mad. If she’s upset, comfort her.

REMEMBER ALL THESE THINGS WHEN YOU ARE WITH HER NEXT ..
36. When people diss her, stand up for her.
37. Look deep into her eyes and tell her you love her.
38. Lay down under the stars and put her head on your chest so she can listen to the steady beat of your heart, link your fingers together while you whisper to her as she rests her eyes and listens to you.
39. When walking next to each other grab her hand.
40. When you hug her, hold her in your arms as long as possible.

MAKE SURE SHE KNOWS SHES LOVED.
41. Call or text her at night to wish her sweet dreams.
42. Comfort her when she cries and wipe away her tears.
43. Take her for long walks at night.
44. Always remind her how much you love her.
45. Sit on top of her and tell her how much you love her and then bend down to her face and kiss her while you’re sitting on her.

You’ll never know when she needs just a little more love ..

Sinirliyim, Atarlıyım, Birazda Ergenim Burada, Okumadan Önce Söyliyim

Kıskançlıkta değil bu. Ama bana alınmıyorken ona alınıyor oluşu sinirimi çok bozuyor. Onun ihtiyaçları söylediği an karşılanırken benimkilerin yapılmamak üzere ertelenmesi?? Mantıkla mı allaaasen

Kuaför Meselesi
Anneme kuaföre gitmek istediğimi, artık resmen gerektiğini dile getirmeme rağmen "Tamam kızım gideriz" dedi. O (Kraliçe diyelim) gitti söyledi "Hadi kızım gidelim" Anında gidildi kuaföre. Dönüldüğünde kıyafet alışverişide yapılmıştı. Süperdi yani (!) Geldi "Ayy bak bunu aldım. Valla çok beğendim." benzeri muhabbetlere girdi bana. Bende "Heeee. Güzelmiş" diye yamuk ağızla cevapladım Kraliçe hazretlerini.
Bir gün çıktık öyle. Anneme "Çıkıyoruz, kuaförede gitsek bari" dedim. "İyi fikir, tamam" dedi. Kuaföre gidicez benim ihtiyacımda karşılanacak sözde. İşte alışverişimizi yaptık. "Nereye şimdi" dedim. "Ee, babanın yanına, daireye gidiyoruz" dedi. Bende en iğneleyeninden bi kahkaha patlattım, "iyi peki" dedim. -E babamla kuaföre nasıl gidicez?

O Gidicek Ama Meselesi
O okula gidicek, yatılı ya. Onun ihtiyaçları hep ilk sırada. Benimkileri sırada bile değil, nasıl oluyorsa. Erteleniyor işte. Her neyse; onunkiler anında karşılanıyor. Benimkiler yarın deniyor. Artık tam bir "Dünde yarın demiştin" modundayım. Onlarsa "Yapacaklarınızı Ertelemeyin Diye Bir Kitap Aldım Yarın Okurum" diyecek gibiler. O geliyor, gidiyor. Yine geliyor, gidiyor.. Benim ihtiyaçlarım hala ertelenmekte.

Kraliçe'nin Kredilerini Kullanıyorsun Meselesi
Kraliçe'nin klasik lafıdır "Ben çektim, sen sefasını sürüyosun" ve "Bana şükret" . (Harbidende düşündümde, Kraliçe takma ismi tam uydu kendilerine.)  En son Kraliçe'nin doğum gününde yaşadık bunu. Çok sinirimi bozdular. Diklendim bende. Durdu durdu. Parmağını salladı bana ve bugünü mahfedemiyceksin dercesine sesini yükseltti "Baak" dedi "Kraliçe'nin kredilerini kullanıyorsun, sinir etme beni". EE. Ben n'olucam? S*çarım ben böyle işe.

-Kimsenin kafasını şişirmek istememiştim aslında.

Yine, Yeni Bir Çaba

10 - Draw your hand or hands (or someone elses if you like)
9 - Draw a bit of �organized chaos� - your messy desk, your table stacked with books, etc.
8 - Draw your watch or other piece of jewelry
7 - Draw a bottle, jar or tin from the kitchen
6 - Draw your favorite well-loved object � or a childhood toy
5 - Draw your bed
4 - Draw your mug or cup
3 - Purses, Wallets or Bags
2 - Draw a desk lamp or other lamp
1 - Draw a shoe
...
Evvet, burdan görüp keşfettim bunu. Ve hoşuma gitti. Benim gibi yarım yamalak birşeyler çizen için güzel olabilir aslında. Alıştırma gibilerinden çizmeyi düşünüyorum bende.
Tamı tamına 225 şey var bu listede. 2005te yayınlanmış. Sizi bilmem ama ben böyle eski şeyleri keşfetmekten hoşlanıyorum. Deneyeceğim artık ben ne kadar yapabilirim bilemem ama...
Umarım güzel birşeylerin başlangıcı olur. Listeye ise burdan ulaşabilirsiniz. İnternetin güzelliği her şey bir tık uzağınızda.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Bayramı Evde Geçirmek

Bu bayram eve tıkılıp kalan bir ben varım sanırım. Pijamalarımla laptop başında yine yapacak bişey bulamıyorum. Film desen geçen gün zaten Wrong Turn 2yi izledim ve hayattan, filmlerden soğudum. Televizyon yayınlarını da direk durdursunlar zaplarken bile şu mal evlendirme programlarını görmek istemiyorum. Sokağa çık diyorlar resmen. İnternette kimse yok! Televizyon desen artık varlığı bile saçma olmaya başladı.
Hadi dizi izlemeye başlasam internetten. Donuyo falan kafayı yiyorum.
Neyse sonuç olarak evde kalmak istemediğim bi dönemde eve tıkılıp kaldım.
***
Zaten evde de çok hoş bir ortam yok. Annem tarafından bunalımda ilan edildikten, anneannemde telefonda ablama, sonra telefonu bana veren anneme sinirlenip bağrınıp ağlayarak ablamla karşılaşmamak için merdivenden kaçtıktan sonra hiçbi yere gidesimde yok. Çıkıp şöyle sahile martılara simit atasım var. Bir arkadaşım var Deli olsun adı. Deli'yle dertlenmek, ara sokaklarda gezinmek, fotoğraf çekinme amacıyla dışarı çıkıp ağlayarak eve dönesim var. -ya da hiç dönmeyesim.
Parka çıkıp salıncakta midem bulanana kadar sallanmak istiyorum. Normalde delik ayakkabıyla futbol oynayan malların annelerinin arkasından takım elbiselerle ziyarete gitmeye mahkum oluşlarını izlemek istiyorum. Ve onlara gülmek.. Şu bayram klişelerini yaşamadığım için mutluyum. Gezip para toplamadığım içinse üzgün :(
Ramazan hadi neyse, ama Kurban bayramından ayrı bir tiksiniyorum. Laf olsun, konu komşuya hava atılsın diye kesilen kurbanlardan hele ayrı bir nefret ediyorum. Gösteriş meraklı insanların boğazına sarılasım var zaten... Her neyse;
İyi Bayramlar